İçindekiler |
---|
Anksiyete nedir? |
Anksiyete (kaygı bozukluğu ) neden oluşur? |
Anksiyete (kaygı bozukluğu ) yaşadığınızı nasıl anlarsınız? |
Hafif kaygı duymak normal midir? |
Anksiyete ( kaygı bozukluğu ) en çok kimlerde görülür? |
Anksiyetesi olanlarda uyku problemi görülür mü? |
Anksiyeteyi (kaygı bozukluğunu ) ne tetikler? |
Deprem anksiyete ve depresyonu tetikler mi? |
Anksiyeteden (kaygı bozukluğu) tedavi yöntemleri nedir? |
Yoğun olmayan kaygılarınızı nasıl İyileştirebilirsiniz? |
Haberler 07.03.2023 14:24 | Son Güncelleme |Okunma Süresi 8 Dakika
Anksiyete nedir?
Bilinen diğer adıyla kaygı bozukluğu psikolojik bir rahatsızlıktır. Yaşanılan yoğunluğa göre farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır.
Anksiyete (kaygı bozukluğu ) neden oluşur?
Anksiyete (kaygı bozukluklarının) nedenleri kesin olarak anlaşılamamıştır. Genetik sebeplerden kaynaklı anksiyete bozuklukları olabileceği gibi, travmatik olaylar, çeşitli deneyimler, yaşanan sağlık sorunları, korkular ve yoğun stresin kaygı bozukluklarını, anksiyeteyi tetikleyebildiği biliyoruz.
Anksiyete (kaygı bozukluğu ) yaşadığınızı nasıl anlarsınız?
Hiç bir neden yokken ya da nedeni olsa bile denetlenemeyen aşırı endişe hali hissediyorsanız, panik ve evham yapıyorsanız, nedensiz yorgunluk, dikkat bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü yaşıyorsanız, baş ağrısı ve kas ağrılarınız varsa, tahammülsüzlük, sıcak basma, titreme, terleme gibi fiziksel yakınmalarınız varsa, uykuya dalamıyor veya gece sık sık uyanıyorsanız, anksiyete (kaygı bozukluğu ) sorunu yaşıyor olabilirsiniz. Anksiyete yaşayan kişi bu durumu genellikle “kötü bir şey olacakmış hissi”, “hoş olmayan bir endişe hali” ya da “nedensiz bir korku” şeklinde ifade eder.
Hafif kaygı duymak normal midir?
Kaygı; deneyimlediğimiz gerilim, bunaltı ve sıkıntı halidir. Hafif kaygı yaşamın normal bir parçasıdır. Birçoğumuz günlük yaşamda değişik konularla ilgili kaygı duyuyoruz. İş stresi, trafik, sınavlar, sağlık sorunları, para, çocuklar ve aileyle ilgili sorunlar birçok insanı kaygılandırıyor. Okulun ilk gününde, sevgili ile buluşulacak ilk randevuda ya da yeni bir durum ile ilk karşılaştığımızda anksiyete duyulması normaldir. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar vermemize yardımcı olur, dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. Normalde bu tür kaygı hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir. Ancak kaygı hali çok hafif bir tedirginlik ve gerginlik duygusundan panik derecesine kadar varan değişik yoğunluklarda yaşanabilir. Kontrol dışına çıkıp kişinin hayatını aksatmaya başlatıyorsa zamanla azalmak yerine şiddetleniyorsa iyice ilerlemiş demektir. Sürekli ve durumla uygun olmayan aşırı bir endişe durumu söz konusudur. Bu kişiler her durumda olası en kötü sonucu düşünürler, her şey kendi denetimlerinin dışındadır. Bu durumda bir uzmandan yardım almak gerekir. Eğer kaygı ve endişeleriniz hafif düzeyde ise metnin sonundaki önerilerimle kaygınızı azaltabilirsiniz.
Anksiyete ( kaygı bozukluğu ) en çok kimlerde görülür?
Kaygı bozukluğu her 100 kişinin 30’unda yaşamlarının bir döneminde görülebilir. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla görülür. Vakaların yarısından çoğu çocukluk ve erişkinliğe geçiş döneminde başlamaktadır. Stres, kaygı gelişiminde önemli rol oynar. Endişe, evham, kaygı, korku hisleri sinir uçlarımızdan adrenalin ve kortizol adlı stres hormonları salgılanmasına yol açıyor. Bu maddeler kalbimizi daha hızlı çarptırır, tansiyonumuzu yükseltir, çarpıntı, titreme, terleme, bunaltı hissi, nefes alamama, boğuluyormuş gibi hissetme gibi belirtilere neden olur. Aynı maddeler damarlarımızın iç duvarını da etkileyip bozabilir. Kaygı, endişe hali uzun sürerse kalp krizi, diabet, felç riski artar.
Anksiyetesi olanlarda uyku problemi görülür mü?
Son birkaç yıl içinde yapılan araştırmalar anksiyetesi olanlarda uyku probleminin sıkça görüldüğünü, uyku düzensizliklerinin de kalp hastalığı riskini artırdığını göstermiştir. Özellikle çocukluk dönemi ve ergenlik döneminde başlayan kaygı bozuklukları yavaş ve sinsi bir gelişim gösterebilir. Kaygı Bozuklukları, genellikle geçmişte yaşanan bir olaydan kaynaklanır ve bir olaya duyulan tepki şeklinde kendini gösterir. Bilinçaltındaki çelişkilerden kaynaklandığı için kişi duyduğu huzursuzluk ya da korkunun nedenlerini bilemez. Annenin gerilim ve kaygısının önemli olduğu anne ile sağlıklı bir bağlanmanın olmadığı düşünülmektedir. Birçoğunda yüksek bir oranda anne baba ayrılığı olduğu gözlenmiştir. Zorlu bir çocukluk dönemi geçirmiş olabilirler. Yapılan bir çalışmaya göre hastaların % 30’unda, hastalığın stresli bir olayla başladığı belirlenmiştir.
Anksiyeteyi (kaygı bozukluğunu ) ne tetikler?
İlişki sorunları, tartışmalar, anlaşmazlıklar, yoğun iş hayatı, stres, çatışmaların hepsi kaygıyı tetikleyebilir.
Deprem anksiyete ve depresyonu tetikler mi?
Kişinin en yüksek seviyede kaygı duyduğu felaketlerin başında deprem gelir. Kişide uykusuzluk, depremle ilgili kabus görme, olay anını rahatsız edici sıklıkla hatırlama, sürekli deprem olacağı korkusu yaşama, irkilme tepkileri, gelecekle ilgili plan yapamama, yabancılaşma, olay anını hatırlatan durumlardan kaçınma ve hayatın anlamını yitirmesi depremin çok açık olarak anksiyete ve depresyonu tetiklediğini bizlere göstermektedir.
Anksiyeteden (kaygı bozukluğu) tedavi yöntemleri nedir?
En yaygın tedavi yöntemi genellikle psikoterapidir. Psikolojik danışmanlık ya da konuşma terapisi olarak bilinen psikoterapi, kaygı semptomlarınızı azaltmak için bir terapistle beraber süreci geçirmeyi içerir. Bu süreçte düşünce alışkanlık ve duygularınızın davranışlarınızı dolayısı ile hayatınızı nasıl etkilediğine tanık olabilirsiniz. Psikoterapist süreç içerisinde yoğun kaygılarınızı azaltmak için farklı teknik ve yöntemlerden de ( BDT, Şema terapi, Hipno terapi, Nefes terapisi vb ) faydalanacaktır. Bununla birlikte yoğun bir anksiyete yaşıyor, semptomları günlük hayatınızı olumsuz yönde etkiliyor ise bir psikiyatr uzmanından destek alarak bu süreci ilaç kullanarak da tedavi edebilirsiniz.
Yoğun olmayan kaygılarınızı nasıl İyileştirebilirsiniz?
- Kaygı ve endişelerinizin hangi olaydan kaynaklandığı ile ilgili düşünün,
- Kaygıya yol açan etkenlerle yüzleşin,
- Düşünce alışkanlıklarınızı ve olaylara bakış açınızı değiştirin,
- Aynı anda bir çok işi yapmamaya çalışın.
- Derin nefes alıp verin. Bu, endorfin (vücudun yaptığı doğal morfin) salgısını arttırarak sizi rahatlatır.
- Kaygıyı artırabilen kafeinli maddeleri (çay, kahve, kola) azaltın.
- Beyni sakinleştiren GABA adlı kimyasalı arttıran 1 bardak Kefir veya 1 kase yoğurt tüketin.
- Endişe savar hormonumuz olan Serotonini ( mutluluk hormonu) arttırmak için 1 avuç Kabak çekirdeği yiyebilirsiniz.
- Sinirleri ve kasları gevşeten Magnezyum içeren gıdalar tüketin( Ispanak, pazı, badem gibi)
- Sinirleri güçlendiren, serotonin yapımını arttıran B6 vitamini tüketin ( muz, balık, yumurta, tavuk, bezelye veya havuç tüketin)
- Gevşemeyi öğrenin. Hipnomeditasyon,Yoga,Nefes Teknikleri gevşemenize yardımcı olabilir.