Boşanan, bu süreci tüm zorluklarıyla yaşayan bir kadın olarak aslında çok uzun zamandır yazmak istediğim bir konu idi, -“boşanma ve sonrasında düşülen o duygusal boşluk.”
Evlendiğiniz, hayatınızın en mutlu günü olan, o günü hatırlayın ve de verdiğiniz o güzel anlamlı sözleri, hayallerinizi, birde aşık olduğunuz kişiyle evlenmişseniz o eşsiz mutluluğu. Bir ömür boyu bir yastıkta kocayacağınızı düşünüyordunuz. Elbette hepimizin temennisidir, evliliklerin yaşam boyu sürmesi ancak bu güzel masal, kötü bir sonla bitebilir. Beklemediğiniz bir anda hayatın beklenmedik iyi ya da kötü sürprizleriyle karşılaşabilirsiniz. Derler ya hayat bu, tokadın nerden geleceği belli olmuyor, bir bakmışsınız yerdesiniz ve nakavt olmuşsunuz.
Boşandıktan sonraki süreç hiç de kolay değildir. Boşanmayı çok isteyenlerin bile boşanma sonrası gözlerindeki hüzün beni hep düşündürmüş ve de çok üzmüştür.
Boşanma erkekleri çok etkilese hem daha duygusal olmaları hembde de ata erkil bir toplum kültürüne sahip olmamız açısından kadınları daha çok etkilediği açık ve nettir.
En başta soyadı değişeceği için nüfus cüzdanı, ehliyet, tapu, ruhsat ne varsa değiştirmek zorundadır. Özellikle de kadının soyadının değişmiş olması hayatının birçok alanında zorluk yaratacaktır. Tanıdık, akraba ve arkadaşların soru ve yorumlarıyla karşılaşacaktır. Hele hele gözde bir kadınsanız, güzelseniz toplum içerisinde ilgi çekiyorsanız, biz yaşam koçlarının “sırtlan” olarak tanımladığı bu kişiler hayatınıza girmek için tüm sınırlarınızı zorlayacaklardır.
Boşandığınızda bulunduğunuz çevreden uzaklaşmak zorunda kaldıysanız yeni bir çevreye uyum sağlama problemi de yaşayabilirsiniz. Bununla birlikte çocuklarınız küçük ise, neden bir arada olmadığınızı, ayrıldığınızı anlatmakta hiç de kolay olmayacaktır.
Kısacası yeni bir hayat, yepyeni zorluklar, yalnızlık, eski alışkanlıkların bir anda bitmesi, yenilerin kazanılmasındaki güçlükler ve de sancılı adapte süreci.
İşte duygusal boşluk olarak adlandırılan bu süreci en kolay nasıl atlatabiliriz?
* Her ne şekilde eşinizden ayrılmış olursanız olun (ister severek, isterse de dövüşerek) eşinizle birlikte geçirdiğiniz yaşam için, size yaşattığı tüm güzel duygular ve hayat için ona teşekkür edin. Kabul edin olmamış, sürdürememişsiniz, tüketmişsiniz, bu suç asla tek taraflı değildir. Belki de gereksiz onur ve gurur yapmışsınızdır, belki de sonuçlarının ne olacağını düşünmeden çok acele ve fevri bir karar da vermiş olabilirsiniz. Hatta eşinizle evliliğiniz sonlanmış ancak ona karşı duygusal bağınız sonlamamışsa, hayatına alacağı biri, size boşanmadan çok daha büyük bir darbe de vurup yıkabilir. Kısaca her ne şekilde olmuşsa olmuş ve bitmiş. Kabul etmelisiniz, bu evlilik bitmiş ve boşanmışsınız. İstemeseydiniz bilin ki evli olurdunuz. Belki de en zor olanı tam anlamı ile bunu kabullenebilme safhası, bu evliliğe dair sizi bağımlı ve tutsak kılan ne varsa bir bir arınma ve kurtulma zamanı.
* Sizin için yeni bir hayatın başladığını kabul edin, eskiye takılıp kalmayın. Kendinizi geçmişten, geçmişte yaşanan tüm iyi ya da kötü anılardan özgürleştirmelisiniz. Unutmayın kötü anılar yeni ve güzel bir gelecek kurma ihtimalinizi yok ederken, iyi ve güzel anılar tekrar bir hata yapıp bitmiş gitmiş bir ilişkiyi tekrarlama ihtimalini artırır ki bunun içinde söylenecek tek şey denenmişin denenmişi olmaz sözüdür. Buda size aynı şeyleri yaşatmaktan, aynı noktaya bir kez daha getirmekten ve daha da bitirip tüketmekten başka bir şeye yaramaz.
* Odaklanacağınız tek şey geleceğiniz ve geleceğe yönelik planlarınız olmalı. Bu süreçte her şeyden önce kendinizi keşfedin, gerçek kendiniz, öz’ünüz kim? Siz başkalarının dediği ve tanımladığı mı, yoksa bambaşka biri misiniz? Kişisel gelişim ve farkındalığınıza dair eğitimler alın, kitaplar okuyun. Duygusal açıdan kendinizi çok çökmüş hissediyorsanız mutlaka psikolojik bir danışman, terapist ya da Yaşam koçundan destek alın. Güçlenmeye ve ayağa kalkmaya çalışın. Unutmayın ki bu dönemde yapacağınız en büyük hata başkalarına tutunarak ( başka partnerlere, ilişkilere) ayağa kalkmaya çalışmaktır. Bitmiş bir ilişkiyi hazmetmeden onun ateşi ve küllerinden kurtulmadan yaşayacağınız her ilişki bilin ki hata olacak, sizi her seferinde bir kez daha yıkacak, psikolojinizi daha da bozacaktır. Unutmayın “Güneş balçıkla sıvanmaz.” Ayağa kalkmadan ve bundan tam olarak emin olmadan asla hayatınıza yeni bir kişiyi almayın.
* Evinizde geçmişi ve eşinizi hatırlatan bir çok şeyi verin ya da gücünüz ölçüsünde değiştirin. Yeni şeylere yer açın.
* Kendinizi işinize verin ve öncekinden daha çok çalışın. Düşüncelerinizi durdurmak imkansızdır ancak nereye yönlendireceğiniz tamamen sizin elinizdedir. Geleceğe dair planlarınız, projeleriniz ve de stratejileriniz olsun. Sadece hedeflerinize odaklanın.
* Hafta sonu tatillerinde boş kalmayın. Doğa yürüyüşleri, sinema, tiyatro gibi aktiviteler için mutlaka plan yapın. Sevdiklerinizle, sizi iyi hissettiren, size pozitif enerji veren insanlarla olun. Negatif düşünen, sizi aşağı çeken, dedikodu yapan, sürekli, soran sorgulayan arkadaşlarınızdan mümkünse uzaklaşın. Hele hele bu döneminizde sizin gibi zor bir süreçten geçen arkadaşlarınızla mümkünse hiç bir araya gelmeyin. Yaşadıklarınız, düşüncelerinizi ve de hislerinizi kimseyle paylaşmayın. Onların düşünceleri, onların fikirleri, yapacakları yorumlar tamamen onlara ait. Onlar bu işlerin uzmanı değiller. Kendi düşünce ve yorumlarıyla sizleri çok farklı şeylere yönlendirebilir ve büyük pişmanlıklar duyabileceğiniz şeylerin içerisinde bir anda kendinizi bulabilirsiniz. Dinleyeceğiniz tek kişiler bu işin profesyonelleri olmalı ve çevrenizde de böyle zor durumda olan arkadaşlarınız varsa mutlaka onları da bu işin profesyonellerine yönlendirmelisiniz.
* Her sabah spor yapmaya zaman ayırın. Buna zaman ayıramıyorsanız mutlaka her gün yarım saat açık hava da mümkünse trafikten uzak alanlarda tempolu yürüyüşler yapınız. Her gece yatmadan yarım saat – 45 dk arası meditasyon yapın ve düşüncesizliği kendinize tattırın. İlk zamanlar düşünceler gelse de, nefesinize yada meditasyon müziğine odaklanarak düşüncelerin gelip geçmesine, kaybolmasına izin verin.
* Eski eşinizle tek görüşmeniz gereken sadece çocuğunuz ya da çocuklarınızla ilgili konular olması gerektiğini kabul edin. Onun haricinde hiçbir konuya girmeyin.
* Ayrıldığınız eşinizin ne yaptığı, kiminle görüştüğü ile uğraşmayın. Onu halen eşiniz gibi görmekten vazgeçin.
* İyimser olun ve zamanın her şeyin ilacı olduğuna inanın.
* Çocuklarınıza eski eşinizin aleyhinde hiçbir şey söylemeyin. Bu çocuğunuza zarar vermekten başka hiçbir işe yaramaz.
* unutmayın bu süreç ( duygusal boşluk süreci ) evliliğinizin sürecine, yaşanan iyi yada kötü anılarınıza, boşanma sürecinde yaşananlara ve her şeyden önemlisi de kişilik yapınıza göre değişkenlik gösterecektir. Duygusal etkilenme dereceniz ilk zamanlarda daha yüksekken zamanın iyileştirici gücü, kabullenmeniz ve yeni yaşam planlarınızla azalmaya başlayacaktır.
* Eğer bir çocuk sahibi iseniz yada çocuklarınız varsa, çevrenizdeki kişilerin sizin ve ayrıldığınız eşinizle ilgili yapacağı olumsuz yorumlar, ayrıldığınız eşinizle olan olumsuz diyaloglar çocuğunuzun psikolojisini olumsuz yönde etkileyecek olup sağlıklı kişilik gelişimine engel olacaktır. Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi ve psikolojisi açısından eski eşinizle belli zamanlarda sağlıklı iletişim kurmanız gerektiğini asla aklınızdan çıkarmamalısınız. Siz eş rolünüzü sonlandırdınız, anne babalık rolünü değil. Bunu başarabilen aileler var, sizde başarabilirsiniz.
* Yeni hayatınıza tek başınıza uyum zorluğu yaşayacağınızı, en önemlisi de bu süreçte çocuklarınızın da olumsuz etkilendiğini düşünüyorsanız daha öncede belirttiğim gibi mutlaka ama mutlaka bir uzmandan destek almalısınız.
Devamı ……. Bir sonraki blog yazımda olacak
Nuran Özsöz Psikolojik Danışman Yaşam ve İlişki Koçu