EYVAH EVDE BİR ERGEN VAR

Hepimizin bildiği gibi ergenlik dönemi 11–12 yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren dönemin genel adıdır. Ergenlik dönemi ailelerin ne yapacaklarını bilemedikleri bir süreçtir. Bu yaşlara kadar anne ve babalarına hayran olan çocuklar ergenlik dönemine geldiklerinde onları sürekli eleştirir ve diğer anne ve babalarla kıyaslamaya başlar. Ergenlik döneminde çocuklar için en önemli olan şeyler kendi çevrelerinde beğenilmek ve kabul görmektir. Bu dönemlerinde her şeylerini anne babalarıyla değil arkadaşlarıyla paylaşır ve onlarla güçlü duygusal bağlar kurarlar. Arkadaşları tarafından kabul gören bir çocuk kendini saygın bir birey olarak hissetmeye başlar. Sorunlarını tek başına ya da arkadaşlarıyla çözen çocuğun kendine duyduğu güven de artar.

Ergenlik döneminde çocukların vücudunda meydana gelen bir takım değişikliklerde onları memnun ederken bazılarından hoşnut olmayabilirler. Çocuklar ergenlik döneminde genellikle içe kapanık olurlar ve odalarından çıkmak istemezler. Böyle durumlarda anne ve babalar endişelenip panik yapmamalı ve çocuklarına anlayışla davranmalıdırlar. Bu dönemde konuşmaya çok ihtiyacı olan çocuklara destek olduğunuzu ve sizinle her şeyi  konuşabileceklerini hissettirmeniz gerekir. Çünkü bu dönem çocukların konuşmaya en çok ihtiyaç duyduğu bir süreçtir. Ergenler kendilerini aradıkları bu süreçte her türlü yeniliğe açık olarak bazı şeyleri denemek isterken yanlarında olmanız size olan güvenlerini artıracaktır. Şayet sürekli eleştirir ve kızar durumda olmanız sizden uzaklaşmalarına sebep olur. Bu nedenle saygı duyduğunuzu göstermeniz gerekir. Örneğin çocuğunuzun odasına girerken kapısını çalmanız ona güvendiğinizi göstermeniz ve yaşam alanına saygı duyduğunuzu gösteren çok iyi bir davranıştır.

Ergenlik döneminde anne ve babasına karşı çıkan ve umursamaz davranan gençlere karşı tutarlı ve kararlı sınırlar koymalısınız. Bu dönemde çok fazla sıkmakta çok fazla serbest bırakmakta doğru olmaz. Örneğin eve geliş saatleri ve harçlıklar konusunda net sınırlar koyabilirsiniz.

Ergenler ani duygu değişimleri yaşasa da anne ve babalarından biraz uzaklaşsa da her zaman onların sevgi ve ilgisini hissetmek isterler ancak asla kendilerine bir çocuk gibi davranılmasını istemezler. Bu süreçte ergenlere sevgi gösterme şekli biraz farklıdır. Dokunarak sevgi sözcükleri söyleyerek değil, başarılarını takdir edip, hatalarına anlayışla yaklaşarak sevginizi hissettirmek daha doğru olacaktır.

Ergenlik çağındaki gençlerle ilişkinizde en önemli nokta onların büyüdüğünü kabul ettiğiniz ve fikirlerine saygı gösterdiğinizi anlamalarını sağlamaktır. Ayrıca anne ve babalar ne kadar dürüst olurlarsa çocuklarda aynı şekilde karşılık verecektir. Aslında burada altını çizmemiz gereken en önemli nokta henüz ergen olmadan çocuğunuzla aranızdaki iletişimin çok güçlü olması gerektiği noktasıdır. Henüz küçük bir çocukken aranızda güçlü sevgi, değer vb bağlar oluşmamışsa, çoğunuza kendisini ifade etmesi, gerçek düşünce ve duygularını dile getirmesi için bir zemin ve alan sağlanmamışsa işte asıl büyük sorun ergenlikte kendini gösterecektir. Bastırılmış, ifade edilmemmiş, korkutulmuş, sindirilmiş tüm düşünce ve duygular ergenlikte hiç ummadığınız, beklemediğiniz bir şekilde davranış olarak kendini dışa vuracaktır ki buda hem size hem de ergenin kendisine ne yazık ki çok zarar verecektir.

Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları

Ergenlik Dönemi, insan yaşamında önemli bir geçiş evresidir. Bu geçiş evresi yalnızca fizyolojik değişimleri değil; duygusal ve psikolojik değişimleri de beraberinde getirir. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler, yetiştirilme tarzı, ebeveyn tutumları, aile öyküsü gibi etkenler ergenlik döneminin nasıl şekilleneceğini gösteren önemli değişkenler arasında yer alır. Ergenlik döneminde, kaygı bozuklukları, depresif bozukluklar, duygu durum bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, davranım bozuklukları, risk alma davranışı (risk içerikli cinsel davranış, ergen gebeliği vb.), madde kötüye kullanımı, yeme bozuklukları en sık gözlenen psikolojik sorunlar arasında yer almaktadır.

Ergenlik Döneminde Ruhsal Sorunlara İlişkin Risk Faktörleri

Ergenlik dönemindeki risk faktörleri; genetik, çevresel ve kültürel etkenlere oldukça duyarlıdır.

Aile öyküsünde bulunan herhangi bir ruhsal rahatsızlığın sonraki kuşaklara aktarıldığı, sonraki kuşaklarda yer alan çocuk ve gençlerin genetik olarak ruhsal rahatsızlıklara daha yatkın olduğu ve bu aktarımın onları görece riske açık hale getirdiği bilinmektedir.

Ergenlikte gözlenen hızlı fizyolojik büyüme, bedensel ve hormonal değişimleri içerir. Hormonlar ve metabolizmadaki bu değişimin yanı sıra ergenlikte gözlenen en önemli olaylardan biri de benlik gelişimidir. Kimlik kazanımı, aidiyet, cinsel yönelim konusunda yaşanan çatışmalar, sağlıklı çözümlenmediği takdirde kimlik krizine dönüşebilmekte ve farklı ruhsal sorunlara yol açabilmektedir.

Yalnızca genetik yatkınlık değil; çevresel etmenler de önemli bir risk faktörü olarak ortaya çıkmaktadır. Stres ya da önceki travmalar; kaygı bozuklukları, depresif belirtiler ya da bedensel yakınmalar açısından çocuk ve gençleri hazır hale getirmektedir. Kronik hastalıklar ve/veya aile içi tutumlar (aile içi şiddet, ihmal, istismar gibi) da ruhsal sorunları tetikleyen çevresel risk faktörleri arasında yer almaktadır.

Düşük sosyoekonomik hayat şartlarında yaşamak, riskli ergen gruplarında yer almak ve fakirlik en önemli kültürel/toplumsal risk faktörlerinden biri olarak düşünülebilir.

Ergenlik Dönemindeki Ruhsal Sorunlara İlişkin Belirtiler ve Öneriler

Ergenlik dönemi, beyin gelişiminin hala sürdüğü bir evredir. Beynin karar vermekten, duyguları yönetmekten ve davranışları ketlemekten sorumlu beyin bölgesi olan frontal lob gelişmeye devam eder. Bu da ergenlerin duygusal çıkışlarını, duygu patlamalarını, risk alma davranışlarını ve verdikleri kararlarda göz ardı ettikleri detayları açıklamada kullanılan en önemli ayrıntıdır. Bu sebeple ebeveynler, çocukların gözlemledikleri farklılıkların bir geçiş evresinde, uyum sağlamaya dönük davranışlar olduğunu unutmamalıdır.

Anne babalar karşılarında fiziksel olarak gelişmiş, hatta yetişkin görünümünde birini görse de ergenlik döneminde hormonal ve zihinsel gelişim devam eder. Hormonal farklılıkla birlikte tetiklenen duygusal değişimler de sürecin bir parçasıdır. Bu dönemde genç, bedeni ve nasıl göründüğüyle ilgili aşırı uğraş halindedir, ayna karşısında saatlerini harcayabilir. Dış görünümün yanı sıra kendi benliğine dair de bir arayış içindedir. Bu arayış; kaygı, öfke, depresif duygu durum şeklinde gözlenebilir. Pek çok anne baba, bu geçiş evresinde “çocuğunu tanıyamadığını” ya da “çocuklarının ondan koptuğunu” hissedebilir. Çocukluk döneminde kurduğu ilişkinin aynı yönde süreceğini düşünebilir. Ancak ergenlik dönemi, kimlik kazanımının gerçekleştiği evredir. Bu evrede pek çok genç, anne babadan ayrışır ve sağlıklı bir kimlik oluşumu için farklı ilgi alanlarına kayabilir: örneğin, okulda sevdiği bir öğretmeni örnek alabilir; sevdiği bir aktör/aktristin davranışlarını taklit edebilir; hoşlandığı bir müzik grubuna özenebilir. Bir gruba dahil olma, aidiyet hissi ergenlik döneminde gençlerin en önemli ihtiyacıdır. Yetiştiği ortamdan, anne babadan ayrışmaya çalışır ve onlara benzememe yönünde hareket eder. Bu evrede pek çok ebeveyn kaygı duyar; ancak bu bir geçiş evresidir ve ergenin sağlıklı şekilde benlik gelişimini tamamlayabilmesi için sağlıklı sınırlara ihtiyacı vardır.

Sağlıklı sınırlar; çocukla olan bağı koparmadan, ona bireyselleşebilmesi için gerekli imkanı sağlar. Anne baba ve çocuk arasındaki iletişimi güçlendirir. “Eve geç gelme” demek yerine “Akşam 8’de ev ol” çok daha sağlıklı bir sınırdır. “O kişilerle görüşmeni istemiyorum” demek yerine “Arkadaşlarını biraz daha yakından tanırsam onlar hakkında daha doğru bilgi edinebilirim” ifadesi, genç ve ebeveyn arasındaki çatışmayı azaltır.

Sağlıklı sınırlar oluştururken risk içerikli materyallerden çocuğu uzak tutmak, şiddet eğilimli içeriklere sınır koymak, sağlıklı beslenme ve egzersiz için çocuğu teşvik etmek bir diğer önemli tutumu oluşturmaktadır.

Ergenlik döneminde, ebeveynler arasındaki en büyük zorluklardan biri de hangi davranışın normal, hangisinin sorun davranış olarak algılanması gerektiği üzerinedir. Yineleyici şekilde gözlenen risk alma davranışları (alkol alma, madde kullanımı, riskli cinsel davranış, kendine zarar verme davranışı, intihar girişimi, okul sorunları gibi) anne babaların dikkatini öncelikli olarak çeken sorun alanlarıdır ve yardım alma konusunda çok daha belirgin bir çağrıyı dile getirir. Ancak risk alma davranışları gözlenmese dahi, duygusal olarak ortaya çıkan ciddi değişimler (kaygı, öfke, depresyon gibi) ya da hızlı kilo kaybı (yeme bozukluğu gibi) anne babalar için uyarıcı nitelik taşımalıdır. Bedensel değişimlerin bu kadar hızlı olduğu bir dönemde ergenin kendi bedeniyle ilgili bir şeyleri değiştirme çabası, çoğu zaman ruhsal bir soruna dönüşebilir.

Ani kilo kayıpları, akran grubunun hızlı şekilde değişmesi, alkol/madde kötüye kullanımı, ani duygu değişimleri, şiddet ya da kendine zarar verme davranışıyla beraber gözlenen isyankar tutum destek alma konusunda aileleri hızlı bir şekilde harekete geçirmesi gereken uyarı sinyalleri olarak düşünülebilir. Bu gibi durumlarda bir ruh sağlığı uzmanından destek almak oldukça önemlidir.

Anne babaların kendi duygu durumları (kaygı, stres, depresyon vb.) ile ilgili farkındalığı, çocuklarına olan tutumlarını da olumlu yönde etkilemekte; çatışmayı başlamadan durdurabilmektedir. Her genç, ne yaparsa yapsın anne babasının arkasında olduğunu hissetmek ister. Ebeveynlerin çocuklarına bu duyguyu geçirmeleri, onları yargılamadan ve suçlamadan dinlemeleri kabullenme ihtiyacını karşılayacağından iletişimi iyileştirir.

Öfke anlarında, anne babanın kendisini kontrol etmesi oldukça önemlidir. Bazı durumlarda ise ergenden anne babaya şiddet davranışı görülebilir. Bu gibi anlarda öncelikli olarak ebeveynin kendi güvenliğini sağlaması ve bu öfkeyi tetikleyecek şeyleri fark etmek ve bu konuda çocuğa/ergene empatik yaklaşmak (duygularını anladığını hissettirmek), sorunları ortaya çıkmadan ortadan kaldırmayı sağlayabilir. Böyle bir durumda tabi ki en doğrusu en kısa zamanda ergenlerle çalışan Psikolojik danışman yada bir öğrenci koçundan destek almaktır.

Nuran Özsöz Psikolojik Danışman Yaşam ve Öğrenci koçu

Bir cevap yazın