LGS ve YKS GİRİŞ SINAVINA HAZIRLANAN ÖĞRENCİLERİN YAŞADIĞI SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
İletişim kazaları, aşırı duyarlılık, veli kaygısının etkisi, okul ve meslek seçimine müdahaleler, olağanüstü davranışlar, başkasının çocuklarıyla kıyaslanmalar bunlardan bazıları. Yaşanan sorunlar ve yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.
• İletişim kazaları: Sınava hazırlık sürecinde anne ve babaların en sık yakınmalarından biri, “Ne söylesek kabahat, çocuğumuzu gergin ve yorgun gördüğümüz zaman kendini bu kadar hırpalama, dünyanın sonu değil, dediğimizde çocuğumuz kendisinden umudu kestiğimizi zannediyor. Sana güveniyoruz, başaracaksın biliyoruz dediğimizde ise benden ne kadar çok şey bekliyorsunuz, herkes benden bir şeyler bekliyor, bu kadar beklentiyi nasıl karşılayabilirim, of çok gerildim şeklinde sürekli yakınıyor. Nasıl davranacağımızı bilemiyoruz” oluyor. Yani öğrenci ile anne babanın birbirlerini yanlış anlama eğilimi bu dönemde ne yazık ki çok fazla artıyor.
• Aşırı duyarlılık (Tepkisellik ya da alınganlık): Bu dönemde kız öğrencilerde alınganlık, kolay ağlama, odasına kapanma, içedönüklük, erkek öğrencilerde ise kolay öfkelenme, agresif davranışlarda bulunma görülüyor.
• Veli kaygısının yansımaları: Öğrencinin sürekli aynı tempoda çalışması oldukça zor. Zaman zaman ders çalışma motivasyonunun düşmesi velilerin ders çalışma sistemine müdahale etmelerine neden oluyor. Bu müdahaleler öğrenci tarafından sert tepkilere veya hiç çalışmamak gibi pasif tepkilere de yok açabilir. Ayrıca sınava kısa bir süre kala velilerin de kaygısı artıyor, bazen bu kaygıyı yüz ifadelerine bile yansıtıyorlar.
• Okul ve Meslek seçimine müdahaleler: Her aile çocuğu için rahat ve mutlu bir gelecek hayal eder. Ancak çocuğunuz ileride seçeceği eşi gibi gideceği okulu ve mesleğini de özgür iradesiyle kendisi seçmelidir. İleride çocuğunuz meslek yaşamında yaşadığı en küçük bir sorunun sonunda size, “Bu mesleği sizin yönlendirmenizle seçtim, sizin yüzünüzden mutsuzum ve bunun ne yazık ki geri dönüşü de yok” gibi bir ifade kullandığında kendinizi hiçbir zaman affedemeyebilirsiniz ve çok üzülebilirsiniz.
Sınava hazırlık süresince veya kısa bir süre kaldığında Ne yapılmalı?
• Olağanüstü davranmayın: Sınava hazırlık süresince veya kısa bir süre kaldığında evdeki düzen ve genel hava çocuğa gösterilen ilgi, sevgi vb “her zamanki gibi” olmalı. Örneğin, sınava bir hafta kala annenin çocuğuna en sevdiği yemekleri yapması bile olağanüstü davranma durumudur. Normalde vitamin ve takviye almıyor ise son hafta da alınmamalıdır. Özellikle sınava son 3-4 gün kala uyku düzene oturtulmuş olmalıdır. Kısaca evde olağan üstü bir şey varmış havası yaratılıp öğrenci üzerindeki stres, heyecan, kaygı artırılmamalı, öğrenci ile tedirginliğini giderici konuşmalar yapılmalı gerek görülüyor ise de bir psikolojik danışman ve öğrenci koçundan destek alınmalıdır.
• Sorumluluk ve özgüvenin önemi: Öğrenciye sınava hazırlanıyor diye hiç sorumluluk vermemek doğru değil. Örneğin, odasını toplaması, evle ilgili alışveriş yapması, sofra hazırlaması veya toplaması olağan sorumluluklardandır.
• Gençlik döneminde olduğunu unutmayın:Sınava hazırlık sürecinde ergenlik döneminin en zorlu dönemleri atlatılmış olsa bile unutmayın ki çocuğunuz ergenlik dönemi henüz bitirmedi. Ondan tipik yetişkin davranışları sergilemesini beklemeyin.
• Sevgiyi şartlı sunmayın: Birçok öğrenci üniversiteye girememe durumunda anne ve babalarının kendilerine yönelik sevgi ve güvenlerini kaybedeceklerini düşünüyor. “Başarılı olursam beni daha çok severler” düşüncesine öğrencilerimizde rastlıyoruz. Başarılı ya da başarısız her koşulda onların yanında olabileceğimizi hissettirmelisiniz. Problemleri çözmeye değil anlamaya çalışın.
• “Ya olmazsa?” sorusunu birlikte yanıtlayın”: “Bu yıl üniversite olmazsa” hangi alternatiflerin gündeme geleceği mutlaka önceden belirlenmeli. Alternatifsizlik var olan olağan gerginlik ve kaygıyı aşılması güç bir boyuta getirebilir. Aynı şekilde LGS ye hazırlanan öğrenciler için de hedeflediği okul olmaz ise hangi alternatiflerin olabileceği mutlaka önceden belirlenmelidir.
• “Okursan hem kendini hem bizi kurtarırsın” türünde kahramanlık rolleri yüklemeyin: Toplumdaki sınıf atlama çabası, ekonomik kaygıları giderme yolu hep “iyi bir meslek” düşüncesini de beraberinde getiriyor. İyi bir meslek hedefine ise iyi bir üniversite yoluyla ulaşma çabası bazen ailelerin çocuklarına kaldıramayacakları sorumluluk türleri yüklemelerine neden oluyor.
• Huzurlu bir ortam yaratın: Her ailede zaman zaman olağan sayılabilecek tartışma ve çekişmeler oluyor. Olağan tartışmalar sağlıklı iletişimin de göstergesidir. Ancak tartışmaların huzur bozacak düzeye gelmemesine özen gösterin.
• “Yasaklamak” yerine “kısıtlamak”: Çocuğunuzun tüm yaşamını sadece ders çalışma davranışı ile doldurmasını, sürekli ev-okul-dershane üçgeni içinde gidip gelmesini beklemeyin. Dersin dışında her şeyi yasaklamak, başarıyı getirmez. Ders dışı etkinliklerin bir kısmını öğrenci kendi isteğiyle kısıtlamalı.
• Anlaşma yapın: Son yıllarda sınava hazırlık sürecinde cep telefonu ve özellikle bilgisayarını bilinçli kullanılmamasının sorun haline geldiğini görüyoruz. Özellikle son iki senedir pandemi (Covid-19) getirdiği olumsuzluklar nedeniyle de tamamen bağımlılığa dönüştüren öğrencilerin olduğunu da biliyoruz. Bu konuda aile bireylerinin yazılı bir anlaşma yapıp uyulacak kuralları belki de esprili bir dille maddeler halinde sıralaması ve imzalaması iyi bir yöntem olabilir.
• Güvenin ifadesi: Anne ve babaların “sana güveniyorum” ifadesini öğrenciler genellikle “senden bekliyorum” şeklinde algıladıklarından, bu ifadeyi sıkça kullanmak olumlu bir etki yaratmıyor. Hatta kaygıyı artırabiliyor. Eğer çocuğunuzun gerçekten çalıştığını gözlemleyebiliyorsanız, “ne kadar emek harcadığını görüyorum, hiçbir emek karşılıksız kalmaz” demek daha etkili olabilir.
• Üstün beklentiler oluşturmayın: Her çocuk anne ve babası için dünyanın en güzel ve en zeki çocuğudur. Ancak her insanın yeteneklerinin sınırı ve ölçüsü var. Öğrenciyi sınırlarının üzerinde zorlamak, ulaşamayacağı hedefler konusunda ısrarcı olmak gerginlik, kaygı, başarısızlık, güvensizlik ve mutsuzluk sonuçlarını doğurur.
• Bilgili olmaktan çok sağlıklı olmak: Sınava giren öğrencilerin önce sağlıklı olması gerekiyor. Eğer sağlıklı ise bilgilerini kullanabilir. Sağlığın başarıdan daha önemli bir değer olduğunun unutulmaması gerekiyor. Ancak sınava bir hafta kala anne ve baba bu anlamda fazla kaygılı davranıp çocuğunu bir hafta boyunca eve hapsetmek gibi bir önlem almaya da kalkışmamalı.
• Kıyaslamaktan uzak durun: Anne babalarda çok sık gördüğümüz bir davranış türü de belki motivasyon amaçlı başvurulan, ama asla motivasyon yaratmayan, çocuğunun başarısını yakın çevredeki diğer çocukların başarısı ile kıyaslaması eğilimidir. “Komşunun kızı gece ikiye kadar çalışıyormuş, bütün gece ışığının açık kaldığını görüyorum. Üstelik ev işlerinde de annesine yardım da ediyor. Onların ekonomik durumları iyi değil ama çocuk zehir gibi, nasıl da çalışıyor, sen neden çalışmıyorsun anlamıyorum, yediğin önünde yemediğin arkanda, kendine ait odan var, odanda hiçbir eksiğin yok, her istediğini yapıyoruz ama yine de seni çalıştıramıyoruz” türünde bir konuşma genellikle tartışmayla biter. Çocuğunuzu sadece kendisi ile kıyaslamalısınız. Yani önceki başarısı, önceki davranış biçimleriyle şimdiki durumunu kıyaslamak daha olumlu sonuç verir. Üstelik çocuğunuzu başkalarıyla kıyasladığınız zaman onların da sizi başka anne babalarla kıyaslama hakkı doğmuş olur.
• Sınav yaşamın en önemli olayı değil: Sınavı yaşamın tek ve en önemli dönüm noktası gibi algılamak kaygıyı daha da artırır. Sınav, yaşamın önemli olaylarından sadece biridir ve bundan sonra çocuğunuzu bir sınavlar zinciri bekliyor. Yaşamın kendisi bir sınav değil midir?
• Öğrenci koçu ve psikolojik danışmandan yardım alabilirsiniz. İlk deneyimleri olduğu için, ilk çocuğu ya da tek çocuğu olan ailelerde sıkıntılar daha büyük olmaktadır. Yaşanan tüm bu sıkıntılarla nasıl baş edeceğini bilemeyen ebeveynler hem kendileri hem de çocukları için mutlaka profesyonel bir destek almalıdırlar.
Nuran Özsöz Psikolojik Danışman
Uzman Öğrenci Koçu