SADAKATİNİ KAYBETMİŞSEN RUHUNU DA KAYBETMİŞSİN

Son dönemde yayımlanan bir dizi bir anda bütün dikkatimizi sadakatsizlik üzerine toplamış oldu.  Bende bu haftaki BLOG yazımı bunun üzerine yazmak istedim.

Bir ilişkide ya da bir evlilikte sadakat en büyük değerdir, ilişkinin yapı taşıdır adeta yani olmazsa olmazıdır. Bir insanı seviyorsan kendini ona adarsın, onunla olmayı tercih etmişsindir ve seni alternatifsiz kılanda budur aslında. Aşk’ı, sevgiyi onunla besleme ve yaşama kararı almışsındır. Bu zorlama olmadan, tamamen kendi isteğinle yalnızca o kişiyle oluyorsun demektir. Aşk varsa, sevgi varsa, zaten bedeninin tek bir arzusu vardır. Kısaca birini çok sevip başka biriyle birlikte olmayı arzuluyorsan o birini gerçekten sevmiyorsun demektir. Asıl meselede bana göre bu, insanlar gerçekten sevmediği biriyle birlikteliğini sürdürerek en büyük sadakatsizliği kendilerine etmiş oluyorlar.

Sadakatsizlik, aldatma ile eşittir. Birini aldatıyorsan veya hayatındaki o biri seni aldatıyorsa bu yalnızca bedensel bir eylem değildir. Bu durum da bireyin en kutsal üçgenine yani YÜREK – RUH ve ZİHİN üçgenine de sadakatsizlik etmişsin demektir.

Yüreğimiz, ruhumuz ve de zihnimiz bizi biz yapan ve erdemli kılan üç büyük unsurdur.

Peki ya bedenimiz?

Eğer ki erdemliysen, eğer ki erdemli bir yüreğe, ruha ve de zihne sahipsen işte orada bedenine de sahip çıkarsın. Kısaca beden bu üçü tarafından kullanılan sadece bir araçtır. Oda senin elindedir.

Hep demişindir insanın yüreği boşsa, boş bırakılmışsa, partneri tarafından sevgi ile aşk ile beslenmemişse, yüreği bir başkasına kayabilir, bu kişinin elinde olan bir şey değildir, bu insani bir şeydir. Ancak burada ki ince çizgi şudur, yüreği kaydı diye bedenine sahip çıkamamışsa işte bu onun ne kadar erdemsiz olduğunun ispatı olup buda bana göre nefsi ve hayvanidir.

Bununda kadını, erkeği yoktur. Ahlaksızlık ve namussuzluk hem kadına hem de erkeğe has bir şeydir. Tek bir cinse ait olamaz tıpkı güvenin ve namusun olmadığı gibi.

Unutmamalısınız ki sadakatsizlik ettiğinizde yani, ilişkide olduğunuz kişiyi, eşinizi aldattığınızda, onun en başta yüreğine, ruhuna, zihnine, bedenine, güvenine, size olan tüm hislerine, bütün geçmişinize hepsinden önce de asıl kendinize sadakatsizlik etmiş olursunuz. Bu da insan ruhunda, zihninde ve de yüreğinde inanılmaz hasarlar yaratmakta, geri dönüşü olmayan yaralar açmaktadır. Aldatılmanın acısı çok büyüktür. Günah boyutunu ben bilemem ama acısı belki de hiçbir acıyla ölçülemez. Kimse bu acıyı hak etmez, etmiyor da. İlişkideyken, evliyken sevebilirsiniz, yüreğiniz kayabilir o zaman en doğru yol ilişkiyi ve evliliği sonlandırmak ve yola o şekilde devam etmektir. Hiçbir erkek ve de hiçbir kadın aldatılmayı hak etmez bunun savunuculuğu da olamaz, bahanesi de olamaz.

Sadakatsizliğin nedenleri için onlarca sebep sayılabilir, özgüven ezikliği, öz değersizlik hissi, cinsel sıkıntılar, uyumsuzluk, saygı ve sevgi eksikliği, istismar ya da ihmal, yaşanan maddi ve manevi sorunlar, kişisel tatminsizlik vs vs. Her ne sorununuz, sıkıntınız olursa olsun aldatmayı, sadakatsizliği mübah kılamaz. Mutlaka ve mutlaka kendinizde ki yada ilişkinizde ki sorunları gidermenin yollarını aramalı, olmuyorsa da ayrılmalı, evli iseniz de boşanmalısınız.  

                                                                                                                                         SADAKATSİZLİK GEÇTİĞİ YERİ MAHVEDEN BİR KASIRGA GİBİDİR.     Bu kasırgada sadece iki kişinin ilişkisi ve çocuklarda dahil olmak üzere yakın çevresi etkilenmiş olmaz; en büyük hasarı aldatılan kişi alır. Güven ve değer kaybı kişiliğinde onarılması zor yaralar açarak psikolojik sorunlar yaşamasına neden olur. Aldatma sadece kişinin kendisinin ve eşinin hayatında değil, aynı zamanda çocuklarının, ebeveynlerinin hayatlarında, sosyal ve ekonomik ilişkilerinde de yıkıcı bir etki yaratır. Tüm ilişkilerin temel direği güvendir. Aldatma bu direği yıkar. Güvenin tamir edilmesi imkânsız değil ama çok zordur ve sabır ister. Aldatma, sadakatsizlik, ağır bedellerin ödendiği bir süreçtir ama bir son değildir. Aldatmanın yaraları sarılarak yeni bir başlangıç yapmak her zaman mümkündür. Bunun için birlikte yeni bir gelecek kurmak ve ileriye doğru adım atabilmek için ortak kararlar almak, sadakatsizliği oluşturan zaafları ve nedenleri ortadan kaldırmaya istekli olmak ve yaşanan bu zor süreçte acı veren duyguları azaltmak için “şu an ve şimdi” çaba göstermek gerekir.

Şayet böyle bir şey yaşadıysanız ya da yaşamanın arifesindeyseniz bilmelisiniz ki sadakatsizliği geride bırakıp toparlanmak bütün taraflar açısından zordur. Mutlaka profesyonel bir terapistten, psikolojik danışmandan veya bir ilişki koçundan yardım almalısınız. Bilmelisiniz ki alacağınız bu destek bir arkadaş ve akrabanızın yardımından çok daha faydalı olacaktır.

Bununla birlikte birinin partnerini ya da eşini aldatmasına, sadakatsizliğine bile bile ortak olmak, o kişi ile ilişkiye girmek sizin de aynı erdemlerden yoksun olduğunuzu, bu ahlaksızlığın suç ortağı olduğunuzu gösterir ki buda sizi asla masum kılmaz.

Kimse mükemmel değildir. Hiç kimse için “şunu” asla yapmaz diyemeyiz. Belirli koşullar altında herkesten her şeyi yapmasını bekleyebiliriz, çünkü insan zaafları olan bir varlıktır. Sadakatsizlik de insani zaaflardan kaynaklı tehlikeli bir seçimdir. İnsanın zaaflarını, istekleri, beklentileri ve ihtiyaçları ortaya çıkarır. Örneğin, kişinin kendini fark ettirme beklentisi, beğenilme, takdir görme, onaylanma ihtiyacı ya da yeni bir heyecan isteği, zaaf doğurarak sadakatsizliği yaratan koşulları hazırlayabilir. Yukarıda da belirttiğim gibi sadakatsizlik kişinin ahlakı, vicdanı ve sahip olduğu erdemleri ile ilgili bir meseledir ve sorumluluk gerektirir. Sadakatsizlik birliktelik akdinin, ahde vefanın ihlal edilip edilmemesi konusunda yapılan bir seçimdir. Sadakatsizliğinin sorumluluğunu alan kişi aldatmanın ağır bedelini hem kendine hem partnerine hem de çevresine ödemek zorunda kalır. Bu nedenle evlilik ve ilişki terapisti ve de psikolojik bir danışman olarak sadakatsizliği, aldatmayı çiftlere kesinlikle tavsiye etmiyor ve her iki durumun da evlilik birliğini derinden sarsacağının altını önemle çiziyorum.

Nuran Özsöz Psikolojik Danışman Yaşam ve İlişki Koçu

Bir cevap yazın