Sadece ölü insanlar hayal kırıklığına uğramaz, stres olmaz ve kalpleri kırılmaz. Bu söz ilk duyduğumda ne kadar doğru bir söz demiş ve sosyal medya sayfalarımda paylaşmıştım. Dolayısıyla biz insanız hayal kırıklıklarımızda olacak, streste olacağız, ve kalplerimizde kırılacak. Çünkü bizler duyguları olan varlıklarız.
Araştırmalar duygularınızı bastırdığınızda yada görmezden geldiğinizde daha da güçlendiğini gösteriyor. Psikolojide bunun adı yükselme. Buzdolabındaki o enfes pasta gibi siz görmezden geldikçe üzerinizde daha fazla etkisini hissedersiniz.
Görmezden geldiğinizde o duyguların kontrol altına aldığınızı sanıyorsunuz. Oysa onlar bizi kontrol altına alıyor ve bedelini de daha ağır ödetiyor.
Sadece ölü insanlar başarısızlıkla gelen hayal kırıklıkları yaşamazlar Sadece ölü insanlar strese girmez ve sadece ölü insanların kalpleri kırılmaz
Zor duygular hayatın bir parçasıdır.
Stres ve rahatsızlık yaşamadan ne iyi bir kariyer yapabilir ne de iyi bir aile oluşturabilirsiniz ne de bu dünyaya bir şey katabilirsiniz. Tüm rahatsızlıklar bu hayata kabul edilmenin bir bedeli.
Peki bu duygusal çevikliği nasıl kazanabiliriz?
Yaşadığınız olaylar sonucunda her ne hissediyorsanız onların hissettirmiş olduğu duyguları bir şekilde açığa çıkarmalısınız. Tüm duygularımızı radikal bir şekilde kabullenmek karışık ve zor olanlar dahil dayanıklılık ve başarının gerçek mutluluğun temel taşı.
En çok duygularımızı etiketlediğimiz kelimelerden biri stresliyim, hayal kırıklığına uğradım; duygusal boşluktayım vb
Stresliyim demek ile ve yanlış kariyerdeyim demek arasında dünya kadar fark var, duygusal boşluktayım demekle, terk edildim, çok yalnızım, sevdiğim adamı yada kadını kaybettim demek gibi, duygularımızı doğru etiketlediğimizde asıl duygularımızın altında yatan nedeni çok daha iyi anlarız ve o zaman harekete geçeriz, bu herhangi bir adım değil doğru adım olacaktır. Çünkü duygularımızı oluşturan dışarıdan gelen veriler ve bize hissettirdikleridir.
Haberleri izlediğinizde sinirleniyorsunuz, neden çünkü haksızlıklara karşısınız, eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşısınız .
Duygular veridir, talimat değil.
Duygulara biz sahibiz onlar bize değil.
Güçlü sert bir duyguya kapıldığınızda, o duygudan kurtulmak için acele etmeyin. Sınırlarınızı öğrenin, kalbinizin güncesine bir göz atın. Bu duygu size ne söylüyor? Sinirliyim, üzgünüm gibi şeyler söylememeye çalışın. Buyum dediğiniz an duygu sizmişsiniz gibi oluyor. Oysa siz sizsiniz, duygularınız ise veri. Var olan duyguyu olduğu gibi fark etmeye çalışın. Üzüldüğümü fark ediyorum, sinirlendiğimi fark ediyorum.
Güçlü sert bir duyguya kapıldığınızda, o duygudan kurtulmak için acele etmeyin. Sınırlarınızı öğrenin, kalbinizin güncesine bir göz atın. Bu duygu size ne söylüyor? Sinirliyim, üzgünüm gibi şeyler söylememeye çalışın. Buyum dediğiniz an duygu sizmişsiniz gibi oluyor. Oysa siz sizsiniz, duygularınız ise veri. Var olan duyguyu olduğu gibi fark etmeye çalışın. Üzüldüğümü fark ediyorum, sinirlendiğimi fark ediyorum. Beni değerlerime hangi hareket götürecek, beni değerlerimden hangi hareket alıkoyacak.
Organizasyon içinde, İnsanlar birbirlerinin duygusal gerçekliklerini hissedebildiklerinde, yakınlaşma, yaratıcılık, İnovasyon, ortaya çıkıyor. Çeşitlilik yalnızca insanları değil, onların içinde olan duyguları da kapsıyor. En çevik ve dayanıklı bireyler, ekipler, örgütler, aileler, topluluklar, normal insan duyguları açıklığında oluşturuluyor.
Yapmanız gereken o ana içinde bulunduğunuz, yaşadığınız, sizi saran duygunun farkına varmak ve o duyguyu en iyi, en mantıklı şekilde yönetebilmektir. Çünkü duygu size değil, siz o duyguya sahipsiniz, bunu asla aklınızdan çıkarmayın.
Nuran Özsöz
Yaşam Koçu & Terapist